Akalazya Kanser midir? Toplumsal Cinsiyet ve Sosyal Adalet Perspektifinden Bir Bakış
Akalazya ve Kanser Arasındaki Farklar
Akalazya, özofagusun alt kısmındaki kasların düzgün çalışmaması nedeniyle yiyeceklerin mideden geçişinde zorluk yaratabilen bir hastalıktır. Pek çok kişi, “Akalazya kanser midir?” sorusunu sormakla birlikte, bu iki durum aslında birbirinden farklıdır. Akalazya, kanser değildir. Ancak belirtileri, özellikle yutma güçlüğü gibi ciddi sorunlar, bazen yanlış anlaşılabilir ve bu da hastaların kaygı seviyelerini artırabilir. Akalazya tedavi edilebilir bir hastalıkken, kanserin tedavi süreci çok daha karmaşıktır ve farklı toplumsal gruplar üzerinde farklı etkiler yaratır.
Toplumsal Cinsiyet Perspektifiyle Akalazya ve Kanser
Akalazya, kadınlar ve erkekler arasında farklı şekillerde deneyimlenebilir. Özellikle toplumda, kadınların sağlık sorunları daha fazla “ihmal edilen” ya da “daha az ciddiye alınan” sorunlar olarak görülebiliyor. Bunun nedeni, kadınların çoğu zaman duygusal ve fiziksel sağlık sorunlarının “aşırı” ya da “abartılı” olduğu düşünülen bir etiketle damgalanmasıdır. Sokakta, toplu taşımada gördüğüm örnekler arasında, kadınların sağlık şikayetlerini dile getirdiklerinde, çoğu zaman bu sorunların küçümsendiğine tanık oldum.
Bir kadın, yutma güçlüğü çektiğini veya Akalazya belirtileri gösterdiğini fark ettiğinde, toplumdan gelen tepki genellikle “Belki de biraz sinirlisin, belki de bu stresin etkisi” gibi yorumlarla şekilleniyor. Kadınların fiziksel sağlık sorunları toplumda genellikle psikolojik temellere dayandırılır ve bu, onların sağlıklarını doğru şekilde yönetebilmeleri için gerekli olan bilgiyi almalarını engeller.
Öte yandan, erkekler için bu tür sağlık sorunları daha çok “büyük bir sorun” olarak değerlendirilir. Yani erkeklerin bir hastalıkla karşılaştığında, bunu daha ciddiye alma eğilimleri olduğu söylenebilir. Birçok erkek, sağlık sorunları yaşadığında, toplumun kendisinden beklediği “güçlü olma” imajını zedelememek için genellikle şikayetlerini gizler. Bu, Akalazya gibi hastalıkların teşhisinde bir engel olabilir. Sosyal normlar, erkekleri duygusal ve fiziksel acılarını dışa vurmamaya zorlar.
Akalazya ve Çeşitlilik
Akalazya, her bireyi farklı şekillerde etkiler, ancak özellikle düşük gelirli gruplarda, hastalığın tanı ve tedavi süreçleri daha karmaşık olabilir. İstanbul gibi büyük bir şehirde yaşıyorum ve burada hastaların çoğu, akıl sağlığı ve fiziksel sağlık sorunlarını, ekonomik durumlarına bağlı olarak farklı şekillerde deneyimliyor. Örneğin, gelir durumu yetersiz olan bir kişi, doğru teşhis alabilmek için gerekli olan testleri ve tedaviye ulaşma konusunda sıkıntılar yaşayabilir.
Bir arkadaşım, düşük gelirli bir aileden geldiği için sürekli olarak yutma güçlüğü çekmesine rağmen hastaneye gitmekte zorlanıyordu. O, Akalazya hastalığının belirtilerini daha fazla göz ardı etmek zorunda kalmıştı. Çünkü tedavi süreci uzun ve masraflıydı. Toplumda, düşük gelirli bireylerin sağlık haklarına erişim konusunda karşılaştıkları bu tür engeller, sağlıklarını kötüleştirebilir.
Sosyal Adalet ve Sağlık Erişimi
Sosyal adalet perspektifinden bakıldığında, sağlık hizmetlerine erişim, sınıf, cinsiyet ve etnik köken gibi faktörlere bağlı olarak değişir. Akalazya gibi hastalıkların tedavi süreçlerinde, bu tür toplumsal faktörler, tedaviye ne kadar çabuk erişilebileceğini, ne kadar doğru tedavi alabileceğini etkileyebilir.
Birçok hasta, tedavi edilmeden Akalazya’yı yıllarca taşır, çünkü toplumun genel eğilimi, hafif hastalıkları önemsememek ve ciddi sağlık sorunlarını tanıdık kişilerden duymadıkça ciddiye almamaktır. Örneğin, bir işyerinde çalışırken, sesini çıkaramayan, işyerindeki güç dinamikleri yüzünden sağlık sorunlarına dikkat etmeyen biri için, sağlık hizmetlerine başvurmak, sosyal ve profesyonel statüsünü zedeleyebilir. Sağlık, sadece bireysel bir mesele değil, aynı zamanda toplumsal bir sorundur.
Bir gün, iş yerinde bir arkadaşımın “Bu kadar az yemek yiyemem ama bir türlü düzgün yiyemiyorum. Her lokmada boğazımda bir şey takılıyor,” dediğini duydum. Bu kişi, yutma güçlüğü çeken ancak bunun Akalazya olup olmadığını düşünmeyen biriydi. Ayrıca, bu sorunu sıkça dile getirebilmek için cesaretini toplayamıyordu çünkü etrafındaki insanlar, işyerinde iş yapmaya odaklanmalarını istiyordu. Bu durum, sosyal baskılarla birleşerek, kişinin kendi sağlık sorunlarını göz ardı etmesine neden olabilir.
Sonuç: Sağlıkta Eşitsizliklere Karşı Duyarlılık
Akalazya gibi hastalıklar, sadece fiziksel değil, toplumsal bir boyuta da sahiptir. Cinsiyet, sınıf, ekonomik durum ve sağlık hizmetlerine erişim gibi faktörler, hastalığın tanı ve tedavi sürecini etkiler. Bu nedenle, toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet perspektifinden bakarak, sağlık sistemimizin daha duyarlı, kapsayıcı ve eşitlikçi olması gerektiğini unutmamalıyız. Herkesin eşit bir şekilde sağlık hizmetlerine erişebilmesi için, toplum olarak daha fazla duyarlılık geliştirmeliyiz.